Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

yabancı ülke

  • 1 döviz

    döviz s
    1) ( ödeme aracı) Devisen pl
    2) ( yabancı ülke parası) (ausländische) Währung f
    3) Spruchband nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > döviz

  • 2 hariç

    hariç <- ci> [ha:-]
    I s
    1) ( dış)
    evin haricinde außerhalb des Hauses
    2) ( yabancı ülke) Ausland nt
    II adv ( dışında) ausgenommen, außer
    ... \hariç mit Ausnahme von...
    erkek kardeşi \hariç herkes oradaydı bis auf ihren Bruder waren alle da
    hazır bulunanlar \hariç Anwesende ausgenommen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hariç

  • 3 el

    el s
    1. 1) Hand f
    \el \ele Hand in Hand
    \el çırpmak in die Hände klatschen
    bir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellen
    bir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen
    \elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerben
    birini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnen
    bir şeyi \elde tutmak etw besitzen
    \elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben
    \elden çıkmak abhandenkommen
    bir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandeln
    birini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten
    \eli ayağı yatağa bağlı olmak ( fig) o ( fam) ans Bett gefesselt sein
    \eli dar(da) olmak ( fam) knapp bei Kasse sein
    \elim kolum bağlı ( fig) o ( fam) mir sind die Hände gebunden
    \elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür
    \elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen
    \elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    \elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!
    \elinden iyi iş gelmek geschickt sein
    bir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmen
    birinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen können
    bir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein
    \elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händen
    birinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]
    bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw
    \elini ayağını öpeyim ich flehe dich an
    birine \elini uzatmak jdm die Hand reichen
    bir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    birinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Hand
    çek \elini! Hände weg!
    sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand
    \elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbar
    bu \el das liegt auf der Hand
    2) ( güç) Macht f
    \elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    3) ( iskambilde)
    iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben
    2. s
    1) ( yabancı) Fremde(r) f(m)
    \el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    \el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken
    2) ( ülke) Land nt; ( yurt) Heimat f
    3) ( halk) Volk nt
    4) ( reg) ( aşiret) Volksstamm m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > el

См. также в других словарях:

  • pasaport — is., Fr. passeport Yabancı ülkelere gidecek olanlara yetkili kuruluşça verilen, yabancı ülke yetkililerinin kimlik incelemesinde geçerli olan belge Pasaportlar için Emniyet Dairesine gittim, orada lafa daldım. R. H. Karay Birleşik Sözler gri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dış pazar — is., ekon. Bir ülkenin mal satabildiği yabancı ülke …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • döviz — is., ekon., Fr. devise 1) Ülkeler arası ödemelerde kullanılabilecek para, çek, poliçe vb. her türlü ödeme aracı 2) ekon. Yabancı ülke parası 3) Propaganda, tanıtma amacıyla üzeri yazılmış bez veya karton Birleşik Sözler döviz işlemi döviz kuru… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • efektif — is., ekon., Fr. effectif 1) Bankacılıkta nakit para 2) Banknot ve metal para 3) Merkez Bankası tarafından alım satımı yapılan ve Türk lirası olarak kurları belirlenen yabancı ülke parası Birleşik Sözler efektif alış efektif döviz efektif fiyat… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el kapısı — is. 1) Geçimi sağlamak için çalışılan yer El kapısı kızcağızın öyle canına yetmiş ki soğan ekmeğe bile razı. H. Taner 2) Bir kızın gelin olarak gittiği ev 3) Genellikle başkalarının evi 4) Yabancı ülke Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller el… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hariç — is., ci, Ar. ḫāric 1) Dış, dışarı Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır. S. F. Abasıyanık 2) Yabancı ülke, dışarı On yıl hariçte kalmış. 3) zf. Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • flört — is., Fr. flirt 1) Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki 2) Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek Gerçi birçok flörtleri olmuş ama karar verip de içlerinden biriyle yuva kurmak cesaretini gösterememişti. H. Taner 3) mec. Siyasal bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • özgür — sf. 1) Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür Muallim Naci den önceki çevirmenler de çok özgür bir çeviriden yanadırlar. S. Birsel 2) Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pazar yeri — is. 1) Pazar kurulan yer 2) Yabancı bir ülkenin mallarını satma olanağını sağladığı ülke Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pazar yerine dönmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»